HABER YORUM-SALİH GEÇKEN Birkaç gün önce yazdığım bir yazıda Van’da artan şiddete ve kadınlara yapılan saldırıya rağmen insan hakları derneği iddiasında olan başta Mazlum Der olmak üzere diğer dernekler suskunluklarının nedenini açıklayabilir mi diye yazmıştım. Yakup Beyin haksızlık yaptığımı belirtmesi görüşmemizin zeminini oluşturdu.
Van’da bu yıla kadar hiçbir şeçim döneminde bu yılkı kadar zıvanadan çıkmış bir şiddet ortamı olmadı. Daha önceki seçim dönemlerinde ufak tefek hareketlenmeler olmuştu. Siyasi kişiliklere saldırılmaya çalışıldı ama bu saldırılar belli bir seviyede kaldı. Bu yılki tamamen farklı.
Kısa bir sür önce yazdığım bir yazımda ‘Suskunluğuna’ işaret ettiğim başta‘Mazlum Der’ diye yazdığım insan hakları için mücadele ettiğini önemsediğim derneklerin suskunluğunu merak etmiştim. Önemsemediğim, çalışmalarında yanlı davrandıklarını müşahede ettiğim kurumlara söyleyecek sözüm olmadığını kabul ediyorum. Onlara söyleyecek sözümde olamazdı. Olmadı da.
Örnek mi? Kadın derneği olduğunu iddia eden ama Müslüman kadına karşı bütün alıcılarını kapatan bir dernekten kadın saldırılarından sonra bir şey beklemedim. Bekleyemezdim. İlk önce üç kadının dövülmesi, daha sonra beş kadının saldırıya maruz kalması kadın derneği olduğunu iddia edenlerin dikkatini çekmezdi. Çekmedi de zaten. Bizim bir beklentimizde yoktu. Olamazdı da.
Halim Almalı ile birlikte Mazlum Der Van Şube Başkanı Sayın Yakup Aslan ve Memur Sen Van Şube Başkanı Süleyman Şakar beyle bu konuları konuştuk. Haksızlık var mı? Yok mu? Örneklemelerle iyi niyetlerimizi aktardık. Yakup Beyle konuştuk. Onlar beni dinledi. Ben onları dinledim. Onların haklı olduğu başlıklar vardı. Benim haklı olduğum başlıklar vardı. Birçok ortak noktamıza rağmen, ayrıştığımız başlıklarda yok değildi.
Mazlum Der Van Şube Başkanı Yakup Aslan, Van’daki şiddetin sonlandırılması için sessiz bir şekilde diplomatik ilişkilerini alttan alta sürdürmüşler. Saldırıların durması için BDP ile görüşmeleri. Hüda Par’ı ziyaret etmeleri. Saldırıya uğrayan bir alimeyi yalnız bırakmamaları tabi ki takdire şayan hareketlerdir. Keşke çalışmalarını birde basın açıklaması ile bu güne kadar bir sese dönüştürebilselerdi. Kulaklarda doyurulmuş olurdu.
Evet Mazlum Der’i önemsiyorum. Hele hele Yakup Aslan’ı daha çok önemsiyorum. Toplumsal dengeyi özgürlük ve güvenlik dengesiyle korumaya çalışarak daha başarılı olabileceklerini düşünüyorum. Toplum için çok önemli işlere imza atacak kurumların başında gelebilir.
Mazlum Der bu toplumunu dinamikleri arasında adaleti ve güveni sağlayabilecek önemli STK’lardandır. Yüklendikleri bu misyondan ötürü kişi yada kurumlar, sıkıntılı ve zor anlarında onları yanında görmek, zülme uğradıklarında ses verecek bir yapı olarak onlardan ses beklemek ve Mazlum Der'in yapacağı açıklamaya kodlanmaları doğaldır.
Haksızlık yapmaya gerek yok. Mazlum Der açısından baktığımız zaman onlarda samimi bir şekilde bir şeyler yapamaya çalışıyorlar. Ki yaptıkları işlerden ötürü yaşadıkları sıkıntılarda ayrı bir dert. Hatta kilise ile cami arasında kalmak söyleminin acı gerçekliğini yaşıyorlar. İki kesimde onları eleştiriyor.
Bence, İslam’ın insan hakları anlayışı bütün sorunu kökten çözer. Sizce.