TUTKU MEDYA Van Valisi Münir Karaloğlu Tutku Radyo’da Salih Geçken’in hazırlayıp sunduğu programa konuk oldu.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın depremden sonraki işleri bitirmesini istediğini söyleyen Karaloğlu Salih Geçken’in sorularını cevapladı.
Her zamanki gibi çok yoğunsunuz?
Bizde yoğunluk hiçbir zaman bitmez. İnsanlardan bir kısmı depremden sonra yoğunluğun arttığını düşünüyorlar. Oysa biz her zaman yoğunduk. Çalışan iş üretenin işi olur.
Çok güzel işlere imza attınız. Başarılı olduğunuz için burada tutuluyorsunuz. Başarılı olmak suç mu?
Ben öyle bakmıyorum. Burada dört yılımı doldurdum. Benden önce Van’da görev yapan vali arkadaşlarımın ortalamasına baktığınız zaman ortalamanın çok üzerinde bir zaman olduğunu görüyoruz. Tabi bunun sebepleri var. İki buçuk yılımızı doldurmuşken bir deprem yaşadık. Hem Başbakanımız hem de Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay haklı olarak depremden sonraki işleri bitirmemiz istendi. O arada bir görev değişikliği Van’daki işlerin hızını kesebilirdi. Buna benim gönlümde razı olmazdı. Hiçbir zaman bu işler bitmeden gideyim demedim.
Halk hangi konuda olursa olsun sorunlarının çözümün sizden bekliyor.
Vatandaş sorunun çözümünü istiyor. Kimin çözdüğüyle ilgilenmiyor. Sosyal medyadan belediyenin yetki ve sorumluluğu alanında olan sorunları bile yazıyorlar. Bu sorunu yetkililerine bildirin dediğim de bana ‘Valim sizi bu ilin valisisiniz ne yapalım? Size ulaşabildik. Sizden talep ediyoruz. Lütfen sizde ilgili yerlere iletin’ diyorlar. Zaman zaman bizim sorumluk ve yetki alanımızda olmayan konuları ilgili yerlere yazılı olarak bildiriyoruz.
Halk umudu size bağlamış gibi…
Vatandaş ulaşabildiğinden sorunun çözümünü istiyor. Bir yerde çözüm üretiliyorsa, vatandaş her şeyin orada çözülebileceğini varsayıyor. Vatandaş yetki ve sorumluluğa çok bakmaz. Sorunlarının çözülmesini ister.
Vatandaş kiracı konutlarını merak ediyor.
Depremden sonra önce ön hasar sonra kesin hasar tespiti yaptık. Yıkık ve ağır hasarlı olup hukuki problemi olmayan evlerin kuraları çekildi. Evleri teslim edildi.
Vatandaş evi yıkılana yardım edildi kiracıya yardım edilmedi diye sitem ediyor. Düz mantıkla baktığınızda bu doğru olabilir. Devlet depremden sonra restorasyon çalışmalarında depremde önce elinde var olanı kaybedene yardım eder. Kiracı deprem olmasaydı neydi? Kiracıydı. Ama diğer adamın depremden önce evi ve işyeri vardı. Hem evini hem de işyerini keybedenler oldu. İnsanlar kendi durumdan değil de genelde bakmalı. Şu ana kadar yaşanan depremden sonra kiracıların hak sahibi olma gibi bir durumu yok. Bundan sonrada böyle bir şey olmayacak.
Hak saliplerine dağıtım yapıldıktan sonra elimizde kalan 2000 tane evden 100 tanesini Sayın Başbakanımız talimatıyla kiracılara ayırdık. Bunun 500 tanesi Erçiş’e olmak üzere depremzedeye verilen şartlarla kiracılardan şartları uyanlara verilmesi yönünde açıklama yaptık. Biz aynı şartlarda verileceğini beklemiyorduk. Hükümetimiz aynı şartlarda kiracılara ev verilmesi yönünde karar aldı. Tabi bu çok cazip hale getirdi.
Kiracılara verilecek TOKİ’lerle ilgili yaptığım ilk açıklamada ihtiyaç sahiplerinin müracaat etmesini rica etmiştim. Depremde kiracı olup yaşam şartları iyi olmayan hala konteynırlarda kalan insanlarından ihtiyacı olanların müracaat etmesini istemiştim. Ekonomik durumu iyi olanların müracaat etmemesini istedik. Tabi dinletemedik. Van dışından gelerek müracaat ettiler. 24 bin müracaat oldu. Şu ana kadar 9 000 bin vatandaşın müracaat ettiğin gördük. İlin valisi yalvarırcasına gerçek ihtiyaç sahiplerine verelim demesine rağmen 9 000 insan bizi gereksiz yere meşgul etti. Son geldiğimiz noktada Van için verilecek 500 konuta 13000 müracaat var. Erçiş’te verilecek 500 konut için 2500 civarında müracaat var. Erçiş’te yaşayanların müracaatlarda daha insafı davrandıkları söyleyebilirim. Van’da işin suyu bitti.
İncelemeler bitti. Şu an kura hazırlığı yapıyoruz. 15 bin kişilik kura çekimi kolay değil. Biz kuraları noter huzurunda yapıyoruz. Buradaki tek amaç bütün olumsuzlukları ortadan kaldırmaktır. Ordaki yetki noterin yetkisindedir. Kimse buna karışamaz.
Bazı dedikodular bize de geldi. Benim halkımdan ricam var. Bir tek kişi ben belli menfaat karşılığında size temin hazırlarım demişse kuradan önce gelsinler durumu bize bildirsinler. Bana cep telefonundan ulaşabilecekleri gibi, twitten, facebooktan yada emailden ulabaşilir. Kapımda sonuna kadar açıktır. Bu işle uğranşan binlerce insan var. Varsa birkaç kötüden ötürü bu kişilerin zan altında kalmasına müsaade etmemezi gerekir. Biz halkımızdan bu konuda yardımını bekliyoruz. Kardeşim bir haksızlık varsa gel şikayet et dediğimizde susuyorsa o zaman kendisi dürüst değildir. Bir teklif dahi varsa lütfen bunu bize bildirsinler. Samimi olmayan insanlar dedikodu yapmasın. Ben 1 milyonluk kentte her şeyi kontrol edemem. Birileri bir yerlerde yanlış yapıyor olabilirler. Benim sorumluluğum asıl o zaman başlıyor.
Kura çekiminden önce konteynır kentin boşaltılması durumu var. Müşterek tapulular var.
Van merkezde yaklaşık 800 kişi, Erçişte 400 kişinin müşterek tapudan dolayı yaşanan sorunlarıda çözdük. Onlarında kurası çekilecek. Vatandaşın gidecek yeri yoksa konteynırlerde idare edebiliriz. Gidebilecek insanları gönderiyoruz. Tabi zor durumda olanları kura çekimi sonuna kadar bekleyebiliriz. Sayı az olduğu için konteynırda kalan kişilerin ferdi durumun biliyoruz. Onlarla ilgili özel çalışmamız var. Çekilen kuralar son kuralar. Elimizde zaten evimizde kalmadı.
KURA ÇEKİMİNİ HAZIRIZ
Önümüzdeki kura çekimi önümüzdeki hafta olacaktı. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay Van’a gelecek. Kendilerini bekliyoruz. Muhtemelen bir hafta kura çekimi olur.
Erçiş Çatak Dibi köyünde ağaç katliamı söylentileri var.
O köyde yaşayan 67 ev ağır hasarlı . Köylerde biz EYY yöntemiyle kredi veriyoruz. Vatandaş evinin kendisi yaptırıyor. Yer tespitini yapıyoruz. Yapılan evlerin kalitesini de kontrol ediyoruz. . Çatak Dibi köylüleri evinin yıkıldığı yerde arsalar hisseli olduğu için evini yapamıyor. Hisse sahiplerininin onayını almadan ev yapma şansları yok. Birçok köyde aynı sorunla karşılaşıyoruz. Bu tür sorunların yaşandığı yerde köy yerleşim alanına yakın hazine arazileri varsa her vatandaşa 700 metrekare bedava veriyoruz. Toplu alanda düzenli bir köy düzenliyoruz. Hazine arazisi yoksa mera arazisini hazineye devredip oradaki araziyi halkımıza veriyoruz. Bu sistemi sadece Çatak Dibi köyünde uygulamadık. Mesela Alabayır Köyünde öyle bir mahalle oluştu. Şimdi elektrik sorununu çözmeye çalışıyoruz.
Çatak Dibine köyü yerleşim alanına yakın bizim 146 dönüm hazine parselimiz var. Zemin şartları uygun Çatak Dibi Köyündeki araziyi 67 vatandaşımıza tahsis ettik. Uzun yıllardır orayı işgal eden aile arazinin kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Birileri buradan siyasi sonuç çıkarmaya çalışıyor. Birileri oradan 250 bin ağaç katledileceğinden bahsediyor. 146 dönümlük araziye 250 bin ağacı nasıl da diktiniz büyüttünüz. Bunu söyleyenlerin hiç mi hesabı yok. O arazide 250 bin ağaç olacağın bilmiyor mu?
Orada vatandaşın 170 tane meyve ağacı, 800 tanede kavak ağacı var. Bir yıl önce kesilip yere dikilen çalıları bile ağaç olarak sayıyorlar. Şimdi biz dokunmasa o kavaklar kesilmeyecek mi? Orada 170 tane meyve ağacı var.
Bakın 67 aile var. Bunlar yaklaşık 700 kişi ediyor. Bu insanların hayatı şu an tehlikede. Bir kısmı hasarlı evlerde oturuyor bir kısmı terk etmek zorunda kalmış. Biz idareciler olarak sorunları çözerken bazı şeyleri öncelemek zorundayız. Vatandaşın yaşam hakkı mı? İki sene sonra kesilecek kavak ağacı hakkı mı? Eyleme gidende, twit atanda, diren Erçiş diren diyende buna dikkat etmesi gerekir. İnsanın yaşam hakkı mı? İki yıl sonra kesilecek kavak mı?
Bir yerde problem varsa, yönetici yada siyasetçi bu sorunu çözmek zorunda. Birkaç ağaç için dünyayı ayağa kaldıracaksın 700 insanın yaşamını dikkate almayacaksın. Kişileri anlamakta zorlanıyorum. Bene vatandaşıma ev yeri bulmak zorundayım.
Bir gün önce orayı işgal eden aileyi çağırttım. Burayı yıllarıdır kullanıyorsunuz. Tamam, buna saygımız var. Emeğiniz var. Köyde aynı nitelikte bir arazi verin, ya da aynı şartlarda arazi alın bize verin şu an kullandığınız araziyi kıyamete kadar kullanın dedik. 15 günlük süre verdik.
‘Fakiye Teyran Festivaline gölde düşürüldü’ diye haberler yapıldı.
Bahçesaray’da belediye ve kaymakamlıkla dört yıl önce Fakiye Teyran Festivalıni başlattık. Bu festivali 2009 yılında başlattım. Çözüm süreci yokken bu etkinliğin startını verdik. Biz bu şahsin Türk falan olduğunu söylemiyoruz ki. Birileri, bir Kürt aydına Vali sahip çıkamaz. Bunu ancak biz yaparız diye yaklaşıyorsa ne yapalım. Valide nerden çıktı, Kürt Aydınına sahip çıkıyor. Bu organizasyonları biz yaparız havasıyla başka bir organizasyon, çok cılız bir organizasyon yaparsanız o Kürt aydınına hakaret etmiş olursunuz. Kim geldi de biz kabul etmedik. Birileri ısrarla ayrı durmak için çaba harcıyorsa ne yapalım. Peşinden mı koşalım?
Halkın seçtiği her kimse benim için muteberdir. Benim öyle bir derdim yok. Sorunum yok. Geldiğimi ilk günde söyledim. Gidince de söyleyeceğim. Birileri ısrarla kaçıyorsa ne yapabilirim. Peşinden mı koşacağım? Eskiden birileri devlet görevlileri ile görüşmek isterlerdi devlet görevlileri kaçarlardı. Şimdi biz kollarımızı ekvatora kadar açmışız, gelin kardeşim beraber çalışalım, beraber konuşalım, bu kent için birlikte çalışalım, sorunları çözelim dedikçe birileri kaçıyor. Ben bu insanların peşinden koşacak değilim. Benim işim çok.
Bu yıl Faki Teyran festivali bu yıl yine gümbür gümbür olacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’de festivalimize katılacak. Bütün Van halkını Bahçesaray’da görmek istiyoruz.
Bu yıl Fekiye Teyran’ın evini bitirdik. Bizim Faki Teyran’a ihtiyacımız var. Onun daha çok bilinmesine ihtiyacımız var.
Bir müjdeyi sizin aracılığınızla ilk kez radyonuzda açıklayayım. Geçen yıl düzenlenen festivaldeki sempozyumu, tebliğleri ve Fakiye Teyran ile ilgili yazılmış makaleleri çok güzel bir kitapta topladık. O gün inşallah ‘Muhabbet Yolu’ adı altında Fakiye Teyran’la ilgili söylenmiş ve yazılmış metinleri bir araya getirdik. Güzel bir kitap çıktı. Hem Kürtçesi var. Hem de Türkçe tercümesi var. Biz sonuca gidiyoruz.
Park sorunu nasıl çözülebilir?
Şu an kentin en önemli sorunlarından biri park sorunudur. Bu sadece belediyenin soru değil. Trafik ekiplerinin sorunudur. Beraber çalışılması ve çözülmesi gereken bir sorundur.
Bu sorunu sadece polisle yada zabıtayla çözemezsiniz. Araç sahiplerininde konan kurallara uyması gerekir. Sıhke Caddesinin bir kısmını tek şerit yaptık. Zübeyde Hanım caddesinin kesişen noktasında Beş Yola kadar olan kısmı tek şerit oldu. İki tarafada birer sıra park hakkı verdik. Oraya şimdi gidin bakın üç sıra park var. Trafik kurallarına uymayan vatandaş bile bu kentin en büyük sorunun park sorunu olduğunu söylüyor. Sen kurallara uymazsan tabiî ki sorun olur. Vatandaşımız daha duyarlı olması gerekir. Valili önünde otopark var. Kimse oraya gitmiyor. Van’da bazı caddelerin mutlaka yayalaştırılması lazım. Ben belediye başkanı olsam Maraş Caddesinin ve Cumhuriyet Caddesinin belli bir kısmını yayalaştırırım. Galerici Cumhuriyet caddesine aracını getirip akşama kadar park ediyor. Vatandaş bu kadar duyarsız olursa polis ne yapsın? Zabıta ne yapsın?
Yaptığınız iş halkın gönlünde yoksa, yaptığınız işle halkın gönlüne giremiyorsanız, insanlara altından caddeler gümüşten evler yapsanız da bir kıymeti harbiyesi yoktur. Eğer biz yaptığımız işlerle bir nebzede olsa halkın gönlüne girebildiysek yaptığımız en önemli iş odur. Gerisi teferruattır. Vanlılar bizim harcadığımız mesaiyi biliyor. Bene devlet memuruyum. Van’dan bir gün ayrılacağız, bu şehirden gideceğiz. Bana Allah razı olsun dedilerse bana yeter. ‘dedi.