BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞANLA AYNI NEZARETTE KALDIK
TUTKU MEDYA Geçmişte yaşadıklarını “Sessiz Devrim” adıyla kitaplaştıran Mazlum Der Van şube başkanı Yakup Aslan 1974 yılında Nurcu hareketiyle başlayıp Deniz Gezmiş’in devrimci mücadelesiyle sentezlenen yıllarca yurt dışında süren hayatından kareler anlattı.
Tutku Radyo’da Salih Geçken’ in hazırlayıp sunduğu ‘Farklı Açıdan’ programında ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la aynı nezarette kaldığını belirten Mazlum Der Van Şube Başkanı Yakup Aslan : “ 80 darbesinden sonra çok ciddi operasyon yedim. O zamanlar asfalt malzemesi üreten bir şantiyede çalışıyordum. Darbe olduğunda Şemdinli Şepetan tepesindeydim. Ben darbeyi Şepetan tepesinde Tebriz radyosunu dinlerken öğrendim. Azerice yapılan açıklamada ‘Askeri darbenin yapıldığı, Kenan Evren’in ABD’den yüklü miktarda parayla döndüğü’nü duyunca Şepetan tepesinde daha çok kalacağım yönünde açıklamam oldu. Darbeden önce duvarlara yazdığım yazılardan ötürü zaten aranıyordum. Bundan ötürü endişeliydim ve endişemde haklıydım. .
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’LA AYNI KOĞUŞTA KALDIK
Recep Tayyip Erdoğan’la ilk tanışmamız Fatih Emniyet Müdürlüğü karakolunda oldu. Tahminen 1978 yılında yaptığımız korsan gösteriden sonra 750 kişi yakalandık. Bunların arasında Edip Yüksel’de vardı. Yaklaşık 30 kişi dışındakileri serbest bıraktılar. Ufak bir tepkiden ötürü beni teröristlikle suçlayarak polislere teslim ettiler. Burada ağır işkenceye maruz kaldım. Daha sonra beni bıraktılar. Ben bırakıldıktan sonra bir arkadaş benim adıma Fatih Emniyet Müdürünü ölümle tehdit ediyor. Emniyet müdürü ve polisler beni tekrar yakalayarak götürdüler. O esnada Tayyip Erdoğan bir grup arkadaşıyla nezaretteydi. Onu çağırdılar. Sizin arkadaşınız beni ölümle tehdit etti falan deyince Tayyip Erdoğan beni tanıdığını böyle bir şey yapmayacağımı söyledi. İkna olmadılar. Bir seans işkence daha uyguladılar. Psikolojisi bozulmuştu. Bana işkence uygularken kendinde değildi. Bana işkence ettiğinde polisler bile ağlıyordu. O zaman Edip Yüksel’de vardı. Edip Yüksel müdüre henüz tebliğ aşamasında olduğumuzu İslam’ın barış dini olduğunu tebliğ aşamasında oldukları için ve şu an kimseyi öldüremeyeceklerini söyleyince buz gibi çözülmeye başladı.
BAŞBAKANLA BİRLİKTE AFİŞ ASIYORDUK
Tayyip Erdoğan o zaman Milli Selamet Partisi Fatih Gençlik Kolları başkanıydı. Mitinglerde, akşamları afiş asımlarında, yürüyüşlerde, gezilerde ve yazı yazmalarda sürekli birlikteydik. Birlikte pikniğe çıkışımız var.
Fatih Emniyet Müdürü ile Fatih Gençlik Kollarının minibüsü de aynıydı. Fatih’te akşam namazını kıldıktan sonra Sofiler Çay Evinde bir çay içmek gidiyordum. Baktım o minibüs önümde duruyor. Tam kaçacaktım. Yakup diye seslendiler. Gülüşmeye başladılar. Minibüsü kullanan Tayyip Beydi. Ertesi gün Ömerli Barajında pikniğe gittik. En son görüşmemiz askeri darbeden sora oldu. Kaldığımız evin karşısında parti binaları mühürlenmişti. Bizde yardım istedi. Bizde akşam saatlerinde gidip eşyaları binadan çıkarmıştık. Ondan sonra görüşmedik. Belediye başkanı olduktan sonra arkadaşlar görüşmemizi söylediler. Ben prensip gereği bir makama gelmiş insanlarla görüşmeyi içime sindiremiyorum. İnsanlar sanki bir beklenti içinde olduğumuz düşünürlerse rahatsız olurum.
80 ÖNCESİ 163’TEN ÖTÜRÜ EN BÜYÜK MAĞDURLARDANIM
Askeri darbeden önce Harabe mahallesinde duvarlara yazı yazarken yakandık. 163’ten yargılandık cezaevine girdik. 163 ten birkaç kere yargılanıp cezaevine girdik. Duvarlara ‘Şeriat İslam’dır, Anayasa Kuran’dır’ diye yazı yazdığım darbeden önce zaten aranıyordum. İslam Devleti kurma iddiasıyla örgüt oluşturmak ve Laik Kemalist Cumhuriyeti yıkmak için örgütü idare etme sebebiyle tutuklandık. Zaten aranıyorduk. Darbe olunca 3 gün Şepetan tepesinde takılı kaldım. Radyolardan sokağa çıkma yasağı olduğunu duydum. Daha sonra eve geldim. Evde vedalaşıp İstanbul’a gidecektim. Yurt dışına çıkma isteğim yoktu.
POLİSİN ELİNDEN BENİ AKRABALARIM ALDI
Ailemle vedalaşıp İstanbul’a gitmeyi düşünüyordum. Zaten daha öncede evde kalmıyordum. Ailem kestikleri karpuzdan yedikten sonra gitmemi söyleyince onları kıramadım. Karpuz yemek için oturdum. O zaman kapılar açık olduğu için askerler bana silah doğrultuncaya kadar onları fark etmemiştik. Annemden elbiseler istedim. Gideceğim yeri biliyordum. Akrabalar haber alınca gelip evi muhasara ettiler. Polisler endişe edince beni akrabalarım arasında bıraktılar. Teyzem beni öldüreceklerini ve kaçmamı söyledi. Akrabalarım beni zorla kaçırdılar. Bende onlardan kurtulmuş oldum. Ben kurtuldum ama bütün ailemi yakalayıp götürdüler. Babam kaledeki kışlada 45 gün tutuklu kaldı. Kız kardeşimi o akşam bıraktılar. İstanbul’a gittim. Kimin evine gittiysem evlerini boşalttılar. Bir evde terörist olduğu duyulduğunda o evi tarumar ettikleri için ev sahipleri evi terk ediyordu.
İKİ KARDEŞİM AĞIR İŞKENCE GÖRDÜLER
Benden ötürü iki kardeşim yakalandılar. Çok ağır işkencelere maruz kaldılar. Kardeşlerimden birine siyası savunma yaptırdıkları için cezası iki katına çıkarıldı. Babam beni görmek için İran’a gelmişti. Onu da yaklaşık üç ay tutukladılar.
BİZİMLE İLGİLİ EFSANELER ÜRETİLDİ
Bizim örgüt lideri olarak lanse edilmemizde bizim hakkımızda üretilen efsaneler vardı. Bizim çok farklı anlatıyorlardı. O zaman konuşulanları şimdi anlatsam bir çok insan ananmaz. Bizimle ilgili efsaneler üretenler darbeden sonra yollarını değişir oldular. Yollarını değiştirdiler. Sakallarını kestiler. Çarşaflar çıkarıldı. Selamımızı almaz oldular. Darbe şartları
da çok ağırdı. Bundan ötürü Türkiye’de yaşama şansımız kalmamıştı.
TÜRKİYE’DE İSLAMİ MÜCADELEDEN BEKLENTİM KALMADIĞI İÇİN İRAN’A GİTTİM
80 darbesinden sonra mecburiyetten İran’a giden kişi sayısı oldukça azdır. Kenan Evren’in hazırladığı yemin metnini okumamak için istifa eden memurlar sayısı daha fazlaydı. Tabi sen medresede okumak ve ilim tahsil etmek için İran’a gittim. 20 yaşlarında olduğum için yaşımda müsaitti. Amacım alım olmaktı. Kitaplardan okuduğumuz Ensar Muhacir anlayışını gittiğimiz İran’da onu görmedik.
YURT DIŞINDA GÖÇMENLİK PSİKOLOJİSİ YAŞADIK
İran’da yaşadığımız olumsuzluklardan sonra Afganistan’a gittik. Tabi orada da yaşanan olumsuzluklar vardı. Ruslar Afgan halkına zulmettiği için Afganistan’a gitme kararı aldık. Halk sömürülmüştü. Su kaynakları dahil olmak üzere yaşam alanları bombalanmıştı. Haksızlığın her türlüsüne maruz kalmış bu halka yardım etmek bizim için zorunluluktu. Arkadaşlarımdan yaralananlarda oldu. Sabahlara kadar çatıştığımız anlarda oldu. Rusların zulmettiği bu halk dönem dönem birbiriyle de çatışıyordu. Biz Ruslara karşı savaşmaya gitmemize rağmen iç mücadelenin kurbanı olabilirdik. Bunlara karşı tepkimizi koyduk. Afganistan’da kaldığımız 1 yıllık süreç içinde dönem dönem sıkıntılar yaşadık.
TÜRKİYE’YE DÖNME KARARI ALDIM
Her şeye rağmen ben Türkiye’ye dönme kararı aldım. Nihayetinde benim memleketimdi. Bu hikeyinin devamını ikinci kitabıma bırakıyorum.